Sâmiha Ayverdi’nin ve Halide Nusret Zorlutuna’nın Romanlarında “Makbul Anne”lik
( “Accepted Motherhood” in Novels Of Sâmiha Ayverdi And Halide Nusret Zorlutuna )

Yazar : Ferda Zambak    
Türü : Araştırma Makalesi
Baskı Yılı : 2016
Sayı : 10
Sayfa : 96-108
Doi : http://dx.doi.org/10.25068/dedekorkut51
    


Özet
Cumhuriyet’in kuruluşuyla başlayan hemen her alandaki sosyal, siyasal, epistemolojik ve ontolojik yapılanma süreci, “yeni insan”ı oluşturmayı hedeflerken modern aile’yi politik bir uğrak olarak kurgulamayı ihmal etmemiştir. Modern aile, Cumhuriyet politikaları için güçlü bir devlet arzusunu taşıyan, toplumu bizzat inşa eden bir metafor olarak tahayyül edilmiştir. Kişilerin okuldan önce toplumsallaşma süreçlerinin başladığı yer olan aile, Cumhuriyet’in modernleşme hareketleri çerçevesinde kadının, erkeğin ve çocukların görevlerinin yeniden tanımlandığı bir alana dönüşmüştür. Bu çerçevede aile ve kadınların üstlendiği annelik rolü, dönemin kadın yazarları tarafından üzerinde titizlikle durulan bir konu olmuştur. İlk romanı 1938’de yayımlanan Sâmiha Ayverdi, Cumhuriyet’in modernleşme anlayışına getirdiği tasavvufî öğretilerle, kadınları çoğu zaman kıskaç altına alan, kadınlık’ı/annelik’i sadece bir his olarak görme eğilimine dayanan anlayışı tartışmaya açmıştır. Romanlarında kadınları bir karakter ya da birey olmanın ötesinde şahsiyet olarak kurgulama yoluna giden Ayverdi, gerek geleneğin gerekse Cumhuriyet’in makbul kadın kurgusuna yeni teklifler getirmiş ve edebiyat tarihindeki çağdaşı olan diğer kadın yazarlardan ayrılmıştır. İlk romanı 1925’te yayımlanan çağdaşı Halide Nusret Zorlutuna’nın romanlarıyla karşılaştırılma yapıldığında bu ayrımı açık bir şekilde görmek mümkündür. Zira Zorlutuna’nın holistik (bütüncül) vatan vurgusuna işaret ederek kurguladığı kadınlar, ulusun anneleri kimliğini taşıyan kahraman kadınlar olarak romanlardaki yerlerini alırken çoğu zaman varoluşlarını zedeleyen bir annelik rolü içerisinde resmedilmişlerdir. Zorlutuna’da kahramanlık’a işaret eden davranış ve duygu hâlleri, Ayverdi’de şahısların öncelikle kendi duygu ve düşünce dengelerini önemseyen fakat aile bağları ve bunun getirdiği sorumluluk ekseninden de uzaklaşmayan bir anlayışa dönüşür. Ayverdi’nin romanlarında, aile içi hiyerarşiyi ortadan kaldırarak karakterlerin yaşam felsefesi hâline getirilmeye çalışılan İslamiyet ve tasavvufî bakış açısı, kadınların yaşama ait bunalımları karşısında irade geliştirmelerine imkân sağlayan ve millî sorumluluk, ahlâk ilkeleri ile iç içe geçmiş bir hüviyet kazanmıştır. Çalışmada iki yazarın romanlarından hareketle annelik olgusu, Cumhuriyet’in makbul aile anlayışı ve yazarların bu anlayış karşısında sergiledikleri tutumlar, karşılaştırmalı bir şekilde incelenecek, Ayverdi’nin ve Zorlutuna’nın kadın edebiyatı tarihindeki duruşları tespit edilmeye çalışılacaktır. İki yazar arasındaki farklılıklar, gerek gelenek ve modernlik gibi dolanık söylemlere temas edilerek gerekse Ayverdi’nin ve Zorlutuna’nın İslamiyet’i ve milliyetçi hareketleri yorumlama farklılıklarına değinilerek ortaya konulacaktır.

Anahtar Kelimeler
Sâmiha Ayverdi, Halide Nusret Zorlutuna, Makbul Aile, Makbul Annelik.

Abstract
Social, political, epistemological and ontological re-construction process in almost every aspect, aimed creating “the new human”, and while doing this, did not ignore rendering “the modern family” a political resort. The modern family was envisaged as a metaphor who has strong desires for a powerful state for the Republic policies and who builds up the society itself. Family, in which children start socializing before school, was seen as field in which roles of the woman, the man and the childern were re-identified in accordance with the modernization movements of the Republic. In this context, the role of maternity undertaken by the family and women has been an issue that women authors of that period meticulously emphasized. Sâmiha Ayverdi, whose first novel was published in 1938, argued the judgement, which constrains women and has a tendency to perceive womanhood/motherhood just as a matter of feeling, with her sufistic thought on modernization movement of the Republic. Ayverdi differentiated herself from other woman authors of the period by fictionalizing women as a personality, rather than just a character or individual person and by bringing new offers to the “accepted woman” thoughts of both the tradition and the republic. When compared with novels of the coeval author Halide Nusret Zorlutuna, whose first novel was published in 1925, the difference can be seen clearly. The woman, who were fictionalized by Zorlutuna with a holistic homeland emphasis, took place in the novels as heroins, and depicted with a motherhood role, which bruised their entities. The attitudes and feelings, which indicates “valour” in Zorlutuna’s novels, evolve to a conception, for which self thoughts and feeling have priority, but never ignores the family ties responsibilty it requires. Ayverdi removes hierarcy from the family and tries to make Islamic and sufistic view as life philosophy. National responsibilities, which enable women to develop willpower against despondences of life, mingles with moral values. Motherhood concept, accepted family conception of the Republic and attitudes of the two authors against these terms will be analysed comparatively and Ayverdi’s and Zorlutuna’s stances in women literature will be tried to be determined in this study. The differences between the two authors will be indicated both by mentioning complex statements like tradition and modernity, and emphasizing the difference in their commenting on Islam and nationalist movements.

Keywords
Sâmiha Ayverdi, Halide Nusret Zorlutuna, Accepted Family, Accepted Motherhood-