Abstract
Çukurovalı Âşıkların Dilinde Deve.
Çukurova bölgesinde, tarih boyunca hayvancılığa bağlı konargöçer yaşam biçimi hüküm sürmüştür. Bölgenin iklim şartlarından dolayı mevsime bağlı olarak kışın Çukurova’ya inen aşiretler, yaz geldiğinde develeriyle serin olan yaylalara göçmek zorunda kalmışlardır. Osmanlı Devleti döneminde başlayan, Cumhuriyet’in kuruluşuyla devam ettirilen iskân politikasına bağlı olarak tarıma, bunun sonucunda da yerleşik hayata geçişle birlikte deve eski önemini kaybetmiştir. Tarımda, ulaşımda ve taşımacılıkta makineleşmeyle de deveye olan ihtiyaç tamamen ortadan kalkmıştır. Çukurova, konargöçerlik kültürü yanında âşıklık geleneğinin de canlı olarak yaşadığı bölgelerden birisi olmuştur. Bu iki kültür iç içe geçerek, birbirini besleyerek varlığını korumuştur. Çukurovalı âşıklardan konargöçerlik kültürünü bizzat yaşayan, bu geleneği yaşayanların soyundan gelen ya da yerleşik kültürde (köy, kasaba ya da şehirler) yaşamakla birlikte söz konusu geleneği gözlemleyen, duyan, dinleyen, yazılı kaynaklardan okuyan âşıklar vardır. Bölge âşıklarının şiirleri incelendiğinde, konargöçer yaşam biçiminin önemli bir kültürel öğesi olan devenin çeşitli yönleriyle şiirlere konu edildiği görülmektedir. Bu makale ile, Çukurovalı otuz iki âşığın şiirinde devenin; çeşitleri (tülü deve, yoz deve), yaşına göre aldığı isimler (köşek, dorum), rengi (boz, sarı, mor, kara deve), çan ve süslemeleri, yük hayvanı oluşu, görünüşü, yürüyüşü, deyim ve atasözü, halk inanışı ve benzetme öğesi gibi pekçok yönden işlendiği tespit edilmiştir.
Keywords
Çukurova, âşık, şiir, deve, konargöçerlik