Abstract
Bekçi Destanı’na Gizlenmiş Nasreddin Hoca Fıkraları
Öz
Türk kültürünün vazgeçilmez bir parçası olan fıkralar, nesilden nesle aktarılırken hem sözlü hem de yazılı kaynaklarla varlığını sürdürmüştür. Fıkralar, kısa bir anlatı türü olmasına rağmen bu kısa anlatımda adeta hayatın yansımasını görmekteyiz. Sosyal hayat içerisindeki tüm aksaklıklar, izlenimler fıkralarda eleştirel bir şekilde dile getirilir. Dinleyici/okuyucu, fıkra anlatılırken hem eğlenir hem de bu anlatıdan kendine ders çıkarır. Fıkraların içerikleri kadar fıkra tipleri de önem taşımaktadır. Fıkra tipleri arasında Türk kültürünün mizah yapısının oluşmasına belki de en çok katkı sağlayan Nasreddin Hoca’dır. Nasreddin Hoca fıkraları, sözlü kültür ürünlerinin genel özelliğine bağlı olarak bulunduğu dönemin kültürel özelliklerini bünyesinde barındırır. Fıkralar, nesilden nesle aktarılırken de her anlatıcıda farklı bir şekle bürünür, buna bağlı olarak da fıkraların içerisindeki kültürel değerler de farklılaşabilir. Sözlü kaynaklar kadar yazılı kaynaklar da fıkraların aktarımında önemli bir etkendir. Bu çalışmada, yazma bir eserde ulaşılan 124 tane Nasreddin Hoca fıkrası bu konuda yapılacak çalışmalara katkı sağlaması açısından latinize edilerek bilim dünyasına sunulmuştur. Destan-ı Bekçi adlı bir yazma eserle bağlantılı olarak bekçi ile ilgili çalışmamı yürütürken destan metninin ardında Nasreddin Hoca fıkralarına rastlanılmıştır. Tespit edilen Nasreddin Hoca fıkralarının elbette ki hepsinin Nasreddin Hoca’ya ait olduğunu söylemek güçtür. Bu konuda değerli hocalarımızın benzer görüşleri bulunmaktadır. Çalışmada, Nasreddin Hoca fıkralarının tespit edildiği yazma eser tanıtılarak mevcut olan fıkralara yer verilmiştir.
Keywords
Anahtar Kelimeler: Fıkra, Nasreddin Hoca, Mizah, Yazma eser, Destan-ı Bekçi.