Abstract


Sâmiha Ayverdi’nin ve Halide Nusret Zorlutuna’nın Romanlarında “Makbul Anne”lik
Cumhuriyet’in kuruluşuyla başlayan hemen her alandaki sosyal, siyasal, epistemolojik ve ontolojik yapılanma süreci, “yeni insan”ı oluşturmayı hedeflerken modern aile’yi politik bir uğrak olarak kurgulamayı ihmal etmemiştir. Modern aile, Cumhuriyet politikaları için güçlü bir devlet arzusunu taşıyan, toplumu bizzat inşa eden bir metafor olarak tahayyül edilmiştir. Kişilerin okuldan önce toplumsallaşma süreçlerinin başladığı yer olan aile, Cumhuriyet’in modernleşme hareketleri çerçevesinde kadının, erkeğin ve çocukların görevlerinin yeniden tanımlandığı bir alana dönüşmüştür. Bu çerçevede aile ve kadınların üstlendiği annelik rolü, dönemin kadın yazarları tarafından üzerinde titizlikle durulan bir konu olmuştur. İlk romanı 1938’de yayımlanan Sâmiha Ayverdi, Cumhuriyet’in modernleşme anlayışına getirdiği tasavvufî öğretilerle, kadınları çoğu zaman kıskaç altına alan, kadınlık’ı/annelik’i sadece bir his olarak görme eğilimine dayanan anlayışı tartışmaya açmıştır. Romanlarında kadınları bir karakter ya da birey olmanın ötesinde şahsiyet olarak kurgulama yoluna giden Ayverdi, gerek geleneğin gerekse Cumhuriyet’in makbul kadın kurgusuna yeni teklifler getirmiş ve edebiyat tarihindeki çağdaşı olan diğer kadın yazarlardan ayrılmıştır. İlk romanı 1925’te yayımlanan çağdaşı Halide Nusret Zorlutuna’nın romanlarıyla karşılaştırılma yapıldığında bu ayrımı açık bir şekilde görmek mümkündür. Zira Zorlutuna’nın holistik (bütüncül) vatan vurgusuna işaret ederek kurguladığı kadınlar, ulusun anneleri kimliğini taşıyan kahraman kadınlar olarak romanlardaki yerlerini alırken çoğu zaman varoluşlarını zedeleyen bir annelik rolü içerisinde resmedilmişlerdir. Zorlutuna’da kahramanlık’a işaret eden davranış ve duygu hâlleri, Ayverdi’de şahısların öncelikle kendi duygu ve düşünce dengelerini önemseyen fakat aile bağları ve bunun getirdiği sorumluluk ekseninden de uzaklaşmayan bir anlayışa dönüşür. Ayverdi’nin romanlarında, aile içi hiyerarşiyi ortadan kaldırarak karakterlerin yaşam felsefesi hâline getirilmeye çalışılan İslamiyet ve tasavvufî bakış açısı, kadınların yaşama ait bunalımları karşısında irade geliştirmelerine imkân sağlayan ve millî sorumluluk, ahlâk ilkeleri ile iç içe geçmiş bir hüviyet kazanmıştır. Çalışmada iki yazarın romanlarından hareketle annelik olgusu, Cumhuriyet’in makbul aile anlayışı ve yazarların bu anlayış karşısında sergiledikleri tutumlar, karşılaştırmalı bir şekilde incelenecek, Ayverdi’nin ve Zorlutuna’nın kadın edebiyatı tarihindeki duruşları tespit edilmeye çalışılacaktır. İki yazar arasındaki farklılıklar, gerek gelenek ve modernlik gibi dolanık söylemlere temas edilerek gerekse Ayverdi’nin ve Zorlutuna’nın İslamiyet’i ve milliyetçi hareketleri yorumlama farklılıklarına değinilerek ortaya konulacaktır.

Keywords
Sâmiha Ayverdi, Halide Nusret Zorlutuna, Makbul Aile, Makbul Annelik.
Kaynakça