Osmanlı devrinde neşredilen sözlüklerde gâşiye kelimesine umumiyetle örtü, at eyerinin altındaki süslenmiş örtü manası verilmiştir. Bu kelime Türkçede haşa karşılığında kullanılmaktadır. Arapça “gâşiye”ye Farsça ekler getirilmek suretiyle türetilen gâşiye-dâr ve gâşiye ber-dûş ibareleri “haşa tutucu, at seyisi, at uşağı, hizmetçi, tabi” anlamlarındadır. Ferheng-i Câmi´-i Fârsî Be-Türkî (İstanbulî) adlı sözlükteki ifadelere göre gâşiye ber-dûş kelime grubunun “gâşiye ber-dûş keşîden” birleşik fiiline dayandığı söylenebilir. Altın ve sırmalı iplik ile süslenen gâşiye, altından mamul olduğu izlenimi verirdi. Resmi törenlerde hükümdarın atının önünde gaşiyeyi taşıyan rikâbdarlar, onu yukarıya kaldırıp sağa sola çevirmişlerdir. Eyyûbî, Memlükler ve Selçuklu gibi devletler gâşiyeyi hükümranlık simgesi olarak görmüşlerdir. Osmanlılarda ilmiye sınıfı mensuplarının, bazı devlet erkânının, mevleviyet rütbesine erişmiş kadıların gâşiyeli ata bindikleri bilinmektedir. Gâşiyeli ata binmek zenginlik ve azamet göstergesidir. Gâşiyenin törenlerde padişahın atının önünde taşınması onun saltanatını sembolize etmektedir. Tarihte bazı hükümdarlar savaşta mağlup oldukları ya da üstünlüğünü kabul ettikleri hükümdarın atının haşasını omuzunda götürmüşlerdir. Bu davranış hükümdarın başkasının hâkimiyetini kabul etmesi anlamına gelmektedir. Bu makalede, divan şairlerinin gâşiye-dâr ve gâşiye ber-dûş ibareleriyle oluşturdukları imgeler incelenmiştir. Bu kavramlar bağlamında okunan 261 divandan elde edilen bulgular çeşitli başlıklar altında irdelenerek divan şairlerinin bu kavrama yaklaşımı tespit edilmiştir. Çalışma ile divan şiiri estetiği ve işlevsel sözlük çalışmalarına katkı sunmak hedeflenmiştir.
Divan şiiri, gâşiye-dâr (haşa tutucu), gâşiye ber-dûş (at uşağı, tabi)