Edebî türler, her ne kadar kuralları, sınırları ve vazgeçilmez görülen unsurlarıyla bilinse de, çağların süregelen dönüştürücü etkisiyle kırılmalar yaşar, esner ve değişime uğrar. Uç veren sanat yaklaşımları, modernlikle birlikte tür kuramında da yenilenmeleri doğurmuştur. Bazen aynı yazarın bazen de farklı yazarların kaleminden çıkan çeşitli türlerdeki metinler, etkileşime girerek, unsur ve imkânları yoluyla benzerlikler gösterir. Özellikle şiir, aktarımda estetik haz uyandıran yanlarıyla başta hikâye olmak üzere diğer edebî türlere etki eder. Hikâye ise öyküleme yöntemi ve temel esaslarıyla şiirde anlatım zenginliği yaratır. Şiir dizeleri arkasında imge ve simgelerle silikleşen bir hikâye içerirken, hikâye de yoğun ve çok katmanlı anlam yapısına dayanarak şiire yaklaşabilir. Yeni Türk edebiyatında hikâye dendiğinde akla gelen ilk isimlerden olan Sait Faik Abasıyanık, şiir ve hikâyelerinde ortaklıklar oluşturacak şekilde kendiliğini vurgular. Tema/izlek, imge, mekân ve kişi aynılıkları, şiir ve hikâyeler arasında bir geçişkenlik olduğunu ortaya koyar. Sait Faik Abasıyanık’ın edebî birikimi, hayatı duyuş ve kavrama biçimi, şiir ve hikâyelerde belli olur. Türleri farklı olsa da yazarın eserleri, bir bütünün parçaları olarak algılanabilir. Böylece Sait Faik Abasıyanık edebiyatının tüm sınırlarıyla belirginleşmesi için şiir ve hikâyelerin türlerarası ilişkiler bağlamında irdelenmesi önemli olacaktır. Bu çalışmada yazarın eserleri, şiir ve hikâye türlerinin aralarındaki paylaşımla ortaya çıkan etkileşim ve nihayetinde somutlaşan yakınlıklar üzerinden incelenmiştir.
Edebî Tür, Şiir, Hikâye, Türlerarası İlişkiler, Sait Faik Abasıyanık.