Hüseyin Baykara ve Ali Şîr Nevâyî ile Herat’ta doruk noktasına ulaşan edebî ve kültürel atmosferin en önemli isimlerinden olan Mollâ Abdurrahman Câmî (ö. 1492), Türk edebiyatına tesir etmiş büyük bir şairdir. Kırk beşin üzerinde eseri bulunduğu söylenen Câmî tasavvuf, edebiyat, belagat ve dinî ilimler hakkında yazdığı eserlerle gerek İran edebiyatında gerekse Anadolu’da gelişen Türk edebiyatında hatırı sayılır izler bırakmıştır. Osmanlı sultanları tarafından büyük ilgi ve saygı gösterilen Mollâ Câmî, Türk şairleri tarafından da üstâd olarak kabul edimiştir. Öyle ki Câmî’nin meclisinde bulunan kimselere Anadolu’da iltifat edilmiştir. Pek çok şairimiz kendini Câmî’nin peyrevi olarak göstermekle övünmüş, hatta tezkirelere göre Osmanlı sahasında altı şair “Câmî” mahlasıyla şiirler kaleme almıştır. Câmî’nin gazellerine nazireler yazılmış, mesnevileri ve eserleri Türk şair ve şârihler tarafından şerh ve tercüme edilmiştir. Türk edebiyatında yazılan farklı türlerdeki pek çok eserde Mollâ Câmî’nin tesirini görmek mümkündür. Onun özellikle muamma alanında yazdığı Risâle-i Kübrâ der-Mu?ammâ (Hilye-i Hilel) ve Risâle-i Sagîr der-Mu?ammâ adlı muamma risaleleri de Türk şârihler tarafından şerh edilen eserlerdendir. Bihiştî Ramazan Efendi (ö. 1571) de Mollâ Câmî’nin Risâle-i Sagîr der-Mu?ammâ isimli muamma risalesine şerh yazan şairlerdendir. Muammanın tanımının ve usullerinin kısaca tanıtıldığı bu muhtasar risale, Câmî’nin büyük muamma risalesinin detaylarının ve ayrıntılarının çıkarılmış, derli toplu, öz ve mücmel bir hâle getirilerek kısaltmış şeklidir. Bu makalede Bihiştî Ramazan’ın bu risaleye yazdığı Şerh-i Manzûme-i Mu?ammâ isimli eser tanıtılmış ve eserin çeviriyazısına yer verilmiştir.
Mollâ Câmî, muamma, şerh, Bihiştî Ramazan, divan edebiyatı