Ahmet Mithat Efendi’nin Çengi, Arnavutlar- Solyotlar ve Müşahedat Romanlarında Anlatıcının Konumu
(The Place of Narrator In Ahmet Mithat Efendi’s Çengi, Arnavutlar- Solyotlar and Müşahedat Novels
)
Yazar
|
:
Ayşe Sandıkkaya Aşır
|
|
Türü |
:
Araştırma Makalesi
|
Baskı Yılı |
:
2021
|
Sayı |
:
25
|
Sayfa |
:
178-187
|
Doi |
:
http://dx.doi.org/10.25068/dedekorkut429
|
|
Özet
ÖZ
Tanzimat’tan Meşrutiyet’in ilk yıllarına kadar yazdığı eserlerle arkasında bir külliyat bırakan Ahmet Mithat Efendi, aynı zamanda romanın yeni yeni tanınmaya başladığı bir dönemde kullandığı tekniklerle de romanın sınırlarını keşfe çıkmıştır. Çağdaşlarının aksine eserlerinde sadece öykü dünyasının dışında yani ekstradiegetik düzeyde yer alan ve olaylara dâhil olmayan heterodiegetik anlatıcılar kullanmamış; olayların geçtiği dünyada yani intradiegetik düzeyde yer alan ve olaylara dâhil olan homodiegetik anlatıcılar da kullanmıştır. Bu bağlamda Ahmet Mithat Efendi’nin Türk romanı için çok erken sayılabilecek bir tarih olan 1877’de yazdığı Çengi’de ekstradiegetik düzeyde yer alan heterodiegetik anlatıcısını çok kısa süreliğine de olsa intradiegetik düzeye geçirmesi ve olaylara dâhil etmesi son derece önemlidir. 1888’de yazdığı Arnavutlar-Solyotlar’da ise hem bu tekniği daha önce kullanmasının hem de roman sahasında tecrübesinin artmasının etkisiyle anlatıcısını çok daha uzun süre olayların içinde tutabilmiştir. Ahmet Mithat Efendi, Türk edebiyatının en seçkin örneklerinden biri olan Müşahedat’ı Nabizade Nazım ile girdiği romantizm-natüralizm tartışmasının neticesinde natüralist roman örneği olarak 1891’de yazmıştır. Eserde yazarın anlatım tekniğindeki gelişme açıkça görülmektedir. Diğer iki romanda tecrübe ettiği homodiegetik anlatıcıyı Müşahedat’ta eserin başından sonuna kadar kusursuz bir şekilde kullanmıştır. Bu yazıda, Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarındaki heterodiegetik anlatıcıdan homodiegetik anlatıcıya geçişi gösteren Çengi, Arnavutlar-Solyotlar ve Müşahedat romanları Gérard Genette’in anlatıcının konumuyla ilgili görüşleri bağlamında ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler
Çengi, Arnavutlar-Solyotlar, Müşahedat, Gérard Genette, Anlatıcı
Abstract
ABSTRACT
Ahmet Mithat Efendi, who left a corpus behind with the works he wrote from the Tanzimat to the first years of the Constitutional Era, also explored the limits of the novel with the techniques he used at a time when the novel was just beginning to be recognized. Unlike his contemporaries, he did not use only heterodiegetic narrators who are outside the story world, that is, at the extradiegetic level and not involved in the events; but he also used homodiegetic narrators who take place in the world where the events take place, that is, at the intradiegetic level and are included in the events. In this sense, it is extremely important that Ahmet Mithat Efendi put the heterodiegetic narrator, who was at the extradiegetic level, into the intradiegetic level and included him in the events, albeit for a very short time, in Çengi, which he wrote in 1877, which is a very early date for a Turkish novel. In Arnavutlar-Solyotlar, which he wrote in 1888, he was able to keep the narrator in the events for a much longer time due to both his previous use of this technique and the increase in his experience in the field of novels. Ahmet Mithat Efendi wrote Müşahedat, one of the most outstanding examples of Turkish literature, in 1891 as an example of naturalist novel as a result of the romance-naturalism debate he entered with Nabizade Nazım. The development in the author's narrative technique is clearly seen in the work. He used the homodiegetic narrator he experienced in the other two novels perfectly from the beginning to the end of the work in Müşahedat. In this article, Çengi, Arnavutlar-Solyotlar and Müşahedat novels, which show the transition from heterodiegetic narrator to homodiegetic narrator in Ahmet Mithat Efendi's novels, are discussed in the context of Gérard Genette's views on the position of the narrator.
Keywords
Çengi, Arnavutlar-Solyotlar, Müşahedat, Gérard Genette, Narrator.