Klasik Türk Şiirinde Tütsü Ritüeli
(Incense Ritual in Classical Turkish Poetry )

Yazar : Derya Karaca    
Türü : Araştırma Makalesi
Baskı Yılı : 2024
Sayı : 35
Sayfa : 138-160
Doi : http://dx.doi.org/10.25068/dedekorkut651
    


Özet

Incense burning is one of the traditions that has survived from the earliest times to the present day. Incense, which exists in old Turkish culture, is seen both in social life and in the palace during the Ottoman period. Incense, which means incense, a fragrant substance; It is burned in special containers called incensory/censer for various purposes, especially to spread and smell good. Fragrant tree bark, plants and substances such as gall, sandalwood, harmal/seed, musk and anber are burned in incensory/censer, which means incense holder, and a nice fragrance is spread around. These incense pots, which are made of various materials such as gold, silver have a lattice or perforated lid that allows the smoke to escape, some are seated on a pedestal, some are hung with a chain. Incensoryies, which have their own unique shape, appearance and function, are burned for different purposes such as protection from the evil eye, summoning good spirits, as well as in many places such as various ceremonies, receptions, assemblies and baths. On the basis of all these, the mental and physical relaxing effect of the fragrance plays an important role. In classical Turkish poetry, poets have included incense and incense-related materials, which have an important place in our culture, in their poems. In this study, the reflection of incense culture on classical Turkish poetry in the Ottoman period will be revealed by focusing on the shape of the incensory/censer in which incense is burned, the material it is made of, the plants and materials burned in it, the places where it is burned, the reasons for burning, the elements it is likened to, and the customs, beliefs and practices of burning incense.



Anahtar Kelimeler

Incense, Censer, Incensory, Classical Turkish Poetry



Abstract

Tütsü yakma, en eski dönemlerden günümüze kadar süregelen geleneklerden biridir. Eski Türk kültüründe var olan tütsü, Osmanlı döneminde de hem toplum hayatında hem de sarayda görülür. Kokulu bir madde, buhur anlamına gelen tütsü; başta güzel koku yaymak ve kokmak olmak üzere çeşitli amaçlarla buhurdan veya micmer denilen özel kaplarda yakılır. Tütsülük anlamına gelen buhurdan/micmer içerisinde öd, sandal, üzerlik/sipend, misk, anber gibi güzel kokulu ağaç kabuğu, bitki ve maddeler yakılarak etrafa güzel koku yayılır. Altın, gümüş gibi çeşitli maddelerden yapılan bu tütsü kaplarının üzerinde dumanın çıkmasını sağlayan kafesli veya delikli bir kapak bulunur, kimisi bir kaide üzerine oturtulur kimisi zincirle asılır. Kendine has şekli, görüntüsü ve işlevi olan buhurdanlar, nazardan korunma, iyi ruhları çağırma gibi farklı amaçlarla yakıldıkları gibi çeşitli merasimler, karşılamalar, meclisler, hamamlar olmak üzere birçok mekânda da kullanılır. Bütün bunların temelinde ise güzel kokunun ruhsal ve bedensel rahatlatıcı etkisi önemli rol oynamaktadır. Klasik Türk şiirinde de şairler, kültürümüzde önemli bir yere sahip olan tütsü ve tütsü ile ilgili malzemelere şiirlerinde yer vermişlerdir. Bu çalışmada, içerisinde tütsü yakılan buhurdanın/micmerin şekli, yapıldığı malzeme, içerisinde yakılan bitki ve maddeler, yakıldığı mekânlar, yakılma nedenleri, benzetildiği unsurlar ile tütsü yakmaya dair âdet, inanış ve uygulamalar üzerinde durularak tütsü kültürünün Osmanlı dönemindeki klasik Türk şiirine yansıması ortaya koyulacaktır.



Keywords

Tütsü, Micmer, Buhurdan, Klasik Türk Şiiri